444 1 633

Yurt dışı aramalar:
+90 212 368 16 00

Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları


Güncellenme Tarihi : 05 OCAK 2021

Endokrin sistem nedir?

Endokrin sistem iç salgı bezlerinin oluşturduğu bir sistemdir. İç Salgı bezleri hormon sentez ve salgısı yapan organlardır. Hormonlar, vücudumuzdaki değişik aktiviteleri kontrol eder.  Hormonların farklı tipleri, üreme, metabolizma, büyüme ve gelişmeyi kontrol eder. Hormonlar ayrıca çevremize verdiğimiz tepkiyi de kontrol eder ve vücudumuzun fonksiyonları için gerekli uygun miktarda enerji ve besini sağlamaya yardımcı olurlar. Endokrin sistemi oluşturan salgı bezleri, hipotalamus,hipofiz, tiroid, paratiroid, pankreas, yumurtalıklar (kadında overler, erkekte testisler), böbreküstü bezi (yağ dokusu, endotel (damar iç duvarını döşeyen hücreler)dir.

Endokrinolog nedir?

Endokrinolog endokrin sistem hastalıklarıyla uğraşan doktordur. Endokrinologlar salgı bezlerini etkileyen hastalıkların tanısını koyarlar. Genellikle karmaşık olan ve vücudumuzdaki birçok sistemi içeren hastalıkları nasıl tedavi edeceklerini bilirler. Birinci basamak doktorunuz, endokrin sistem ile ilgili bir sorununuz olduğunda sizi bir endokrinoloğa sevk eder.

Endokrinologlar ne yaparlar?

Endokrinologlar hormon dengesizliği ve problemlerine tanı koymak ve tedavi vermek için eğitim almışlardır. Birçok farklı durumla ilgilenirler:
• Diyabet
• Tiroid hastalıkları
• Metabolik bozukluklar
• Hormonların fazla ya da az üretimi
• Menopoz
• Osteoporoz
• Hipertansiyon
• Yağ metabolizması ile ilgili hastalıklar
• İnfertilite(kısırlık)
• Büyüme geriliği (boy kısalığı)
• Salgı bezlerinin tümörleri
• Şişmanlık
Endokrinologlar ayrıca, salgı bezlerinin nasıl çalıştığını değerlendirmek için bazı testler isteyebilirler.

Endokrinologlar ne tip bir tıp eğitimi alırlar?

Endokrinologlar altı yıllık tıp fakültesini bitirirler ve sonrasında dört veya beş yıllık iç hastalıkları ihtisas programını tamamlarlar. Üç yıl da hormon hastalıklarına nasıl tanı koyacaklarını ve tedavi edeceklerini öğrenmek için geçirirler. Toplam olarak bir endokrinoloğun eğitimi 13 yıldan fazla zaman almaktadır. En sık endokrin hastalıklar ve bozukluklar nelerdir? Endokrin sistemin hastalıkları ve bozuklukları çeşitli değişik alanlarda gruplandırılabilir. Bazı endokrinologlar bir veya daha fazla endokrin sistem hastalığı üzerine yoğunlaşırlar, diyabet, tiroid, üreme ve menstrüal bozukluklar gibi. Diğerleri endokrinolojinin tüm alanlarında çalışırlar. Endokrinolojinin ana alanları aşağıda açıklanmıştır.

Diyabet

Diyabeti olan hastaların kanlarında çok fazla şeker vardır. Son çalışmalar kan şekeri kontrolünün diyabetin yol açabileceği ciddi problemleri önlemeye yardımcı olabileceğini göstermiştir. Bu problemler gözler, böbrekler ve sinirlerle ilgilidir ve kan şekeri ayarı iyi olmayan hastalarda körlüğe, böbrek yetersizliğine, diyalize veya gangrenlere  yol çabilirler. Endokrinologlar, diyabeti diyet ve ağızdan alınan ilaçlar veya insülinle tedavi ederler. Kan şekerini kontrol edebilmek için hastalarla birlikte çalışırlar ve hastaları izlerler böylece de gelişebilecek sağlık problemlerini önleyebilirler.

Tiroid

Tiroid bozukluğu olan hastaların sıklıkla enerji seviyeleriyle ilgili problemleri vardır. Bunun yanında kas sertliği, duyu bozuklukları, kilo kontrolü ve sıcak veya soğuğa karşı toleransla ilgili problemleri de olabilir. Endokrinologlar tiroidin fazla veya az çalışmasından kaynaklanan tiroid hormonu fazlalığı (hipertiroidi) veya düşüklüğü (hipotiroidi) olan hastaları tedavi ederler. Hastaların hormon dengesini sağlamak için ya tiroid hormonu vererek ya da fazla hormonu bloke ederek yardımcı olurlar. Endokrinologlar ayrıca tiroid nodülleri, tiroid kanseri ve büyümüş tiroid dokusunu (guatr) tedavi etmek için de eğitim alırlar.

Kemik

Kemikleri yumuşatan osteomalazi (çocuklukta Raşitizm) ve osteoporoz, kalsiyum dengesini bozan ve osteoporoz geliştiren paratiroid hastalıkları endokrinologların tanı koyup tedavi ettikleri kemik hastalıklarıdır. Osteoporoz iskeleti zayıflatan bir hastalıktır. Kemik dokuya bazı hormonlar koruyucu, bazı hormonlar ise bozucu etki yapar. Hormon seviyeleri anormal olduğunda, kemikler kalsiyum kaybedip zayıflayabilir. Kadınlarda menopoz ve erkeklerde testis fonksiyonlarının kaybı ve yaşlanma, sizi kemik kırıkları için riskli bir duruma getirebilir.

Üreme/kısırlık

Dünyada yaklaşık her on çiftten biri çocuk sahibi olamamaktadır. Endokrin araştırmaları binlerce çiftin çocuk sahibi olmasına yardımcı olmuştur. Endokrinologlar infertiliteye sebep olabilecek hormon bozukluklarına tanı koyarlar ve tedavi ederler Hormon verilmesi gereken hastalarla çalışırlar. Endokrinologların üreme endokrinolojisinde tedavi ettikleri problemler, menopoz şikayetleri, adet düzensizlikleri, polikistik over sendromu (PKOS), premenstrüal sendrom ve impotansı (cinsel güçsüzlük) içerir.

Obezite ve Fazla Kilo

Endokrinologlar, fazla kilolu ve obez hastaları, metabolik ve hormonal problemler nedeniyle araştırıp tedavi ederler. Obez kişilerde çok fazla vücut yağı var demektir. Tiroid, adrenal, over ve hipofiz bozuklukları obeziteye sebep olabilir. Endokrinologlar ayrıca, obeziteyle ilişkili insülin direnci ve genetik problemleri değerlendirir ve tedavi ederler.

Hipofiz bezi

Hipofiz sıklıkla vücudun ana hormon salgılayıcı bezi olarak isimlendirilir çünkü diğer salgı bezlerinin kontrolü ondadır. Hipofiz bazı önemli hormonları üretir. Hipofiz hormonlarının fazlalığı ya da azlığı, infertilite, menstrüal bozukluklar, büyüme bozuklukları (aşırı büyüme veya kısa boy), kortizol dengesizlikleri (şişmanlık veya zayıflık), prolaktin fazlalıklarına yol açabilir. Endokrinologlar bu durumları ilaçlarla kontrol ederler ve cerrahiye ihtiyaç duyan hastaları yönlendirirler.

Büyüme

Çocuklar ve yetişkinler yeterli büyüme hormonu olmamasından etkilenirler. Pediatrik endokrinologlar, kısa boy ve diğer büyüme bozukluklarına yol açan endokrin bozuklukları olan çocukları tedavi ederler. Büyüme hormonu eksikliği olan yetişkinler duygusal stres ve halsizlik yaşarlar. Bu kişiler için güvenli ve etkili büyüme hormonu tedavisi mevcuttur.

Hipertansiyon

Hipertansiyon, yüksek kan basıncı demektir ve kalp hastalığı için bir risk faktörüdür. Bazı insanlar adrenal bezde sentezlenen bir hormon olan, aldosteronun fazlalığı nedeniyle yüksek kan basıncına sahip olabilirler.Bu vakaların yaklaşık yarısının cerrahi ile çıkarılabilecek dokuları vardır. Metabolik sendrom veya nadir bir adrenal bozukluk olan feokromositoma da hormon dengesizliğine yol açarak hipertansiyona neden olabilir. Tüm bu durumlar başarılı bir şekilde tedavi edilebilir. Lipid bozuklukları

Lipid bozuklukları

Lipid bozukluğu olan hastaların normal vücut yağ (kolesterol) seviyelerini sağlamakta sorunları vardır. En sık rastlanan lipid bozuklukları; kolesterol fazlalığı, trigliserid fazlalığı, ya da koruyucu kolesterol (HDL Kolesterol) düşüklüğüdür. Bu yağ seviyelerinin yüksekliği, kalp (koroner) hastalığı, felç ve perifer damar hastalıkları (bacaklardaki dolaşım sorunları) ile ilişkilidir. Endokrinologlar, lipid bozuklukları ile ilişkili olabilecek, hipotiroidizm (tiroid hormon azlığı), ilaç kullanımı (kortizon gibi), genetik veya metabolik durumları saptamak için eğitim almışlardır. Lipid bozuklukları özel yönetim gerektiren diyabet, metabolik sendrom, polikistik over sendromu (PKOS) ve obezite gibi durumlarla birlikte bulunabilir. Özel diyetler, egzersiz ve ilaçlar hiperlipidemi ve diğer lipid bozukluklarını tedavi etmek için uygulanabilir.

DİYABETES MELLİTUS:

Diyabet, vücudun gıdayı enerji olarak kullanmak için düzgün bir şekilde işlemediği durumdur. Yediğimiz yiyeceklerin çoğu, vücudumuzun enerji için kullanması için glikoza veya şekere dönüşür. Midenin yakınında bulunan bir organ olan pankreas, glikozun vücudumuzun hücrelerine girmesine yardımcı olmak için insülin adı verilen bir hormon yapar. Diyabetiniz olduğunda, vücudunuz ya yeterli insülin yapmaz ya da kendi insülini kullanması gerektiği kadar kullanamaz. Bu kanda şeker birikmesine neden olur. Bu yüzden birçok kişi diyabeti “şeker” olarak adlandırır. Diyabet, kalp hastalığı, körlük, böbrek yetmezliği ve alt ekstremite amputasyonları gibi ciddi sağlık komplikasyonlarına neden olabilir.

Diyabetin belirtileri nelerdir?

Diyabet hastası olabileceğini düşünen kişiler teşhis için bir doktora gitmelidir. Aşağıdaki belirtilerden bazısı veya hiçbiri yok olabilir:
• Sık idrara çıkma
• Aşırı susuzluk
• Açıklanamayan kilo kaybı
• Aşırı açlık
• Ani görme değişiklikleri
• Ellerde veya ayaklarda karıncalanma veya uyuşma
• Çoğu zaman çok yorgun hissetmek
• Çok kuru deri
• İyileşmesi yavaş yaralar
• Normalden daha fazla enfeksiyon
Bu semptomların bazılarına, şimdi Tip 1 diyabet olarak adlandırılan insüline bağımlı diyabetin ani başlangıcında bulantı, kusma veya mide ağrıları eşlik edebilir.

Diyabet çeşitleri:

1-Tip 1 Diyabet:

Daha önce insüline bağımlı diyabetes mellitus (IDDM) veya juvenil başlangıçlı diyabet olarak adlandırılan tip 1 diyabet, teşhis edilen tüm diyabet vakalarının yüzde 5 ila yüzde 10'unu oluşturabilir. Risk faktörleri Tip 1 diyabet için Tip 2 diyabet için olduğundan daha az tanımlanmıştır, ancak otoimmün, genetik ve çevresel faktörler bu tip diyabetin gelişiminde rol oynar.

2- Tip 2 Diyabet:

Daha önce insüline bağımlı olmayan diyabetes mellitus (NIDDM) veya yetişkin başlangıçlı diyabet olarak adlandırılıyordu. Tip 2 diyabet, teşhis edilen tüm diyabet vakalarının yaklaşık yüzde 90 ila yüzde 95'ini oluşturabilir. Tip 2 diyabet için risk faktörleri arasında yaşlılık, obezite, aile diyabet öyküsü, gestasyonel diyabet öyküsü, bozulmuş glikoz toleransı, fiziksel hareketsizlik ve ırk / etnik köken. Afrikalı Amerikalılar, İspanyol / Latin Amerikalılar, Amerika yerlileri ve bazı Asyalı Amerikalılar ve Pasifik Adalılar tip 2 diyabet için özellikle yüksek risk altındadır.

3- Gestasyonel Diyabet:

Tüm gebeliklerin yüzde 2 ila 5'inde gelişir, ancak genellikle hamilelik bittiğinde kaybolur. Gestasyonel diyabet, Afrikalı Amerikalılar, İspanyol / Latin Amerikalılar, Amerika yerlileri ve ailede diyabet öyküsü olan kişilerde diğer gruplara göre daha sık görülür. Obezite de daha yüksek riskle ilişkilidir. Gestasyonel diyabet geçiren kadınlar daha sonra Tip 2 diyabet geliştirme riski altındadır. Bazı çalışmalarda, gestasyonel diyabet öyküsü olan kadınların yaklaşık yüzde 40-50'si gelecekte diyabet geliştirmiştir.

4- Diğer nedenler:

Diğer spesifik diyabet tipleri spesifik genetik sendromlar, cerrahi, ilaçlar, yetersiz beslenme, enfeksiyonlar ve diğer hastalıklardan kaynaklanır. Bu tür diyabet türleri teşhis edilen tüm diyabet vakalarının yüzde 1-2’si oranında olabilir

Diyabetin sekelleri:

Yapılan çalışmalar göstermiştir ki yüksek kan şekeri dokularımızda ve sistemlerde birtakım zararlara neden olmaktadır. Aslında diyabet tanısı, damar hastalığı için yüksek risk demektir. Vücudumuzda küçük damar ve orta-büyük damarlarda sorunlara bağlı olarak şeker hastalığının komplikasyon denilen zararları ortaya çıkmaktadır. Tedavi ve takipteki öncelikli amacımız göz, böbrek, sinir sitemi, bacak damarları, beyin ve kalp damarları ile diğer iç organların damar yapısını korumaktır.

Tanı:

Diyabetes mellitus tanısı koyarken açlık kan şekeri, tokluk kan şekeri, HbA1c denilen son 3 aylık şeker ortalaması değeri ve şeker yükleme testinden (OGTT) yararlanırız. Bu tetkiklerin herhangi birindeki anormallik tanı için önemlidir.

Tedavi:

Tip 2 diyabet tedavisi tipik olarak beslenme kontrolü, egzersiz, evde kan şekeri testi ve bazı durumlarda oral ilaç ve / veya insülini içerir. Tip 2 diyabetli kişilerin yaklaşık yüzde 40'ı insülin enjeksiyonları gerektirir.

TİROİD HASTALIKLARI

Tiroid, boynunuzun önünde Adem elmasının hemen altında bulunan küçük, kelebek şeklinde bir bezdir. Endokrin sistem adı verilen karmaşık bir bez ağının bir parçasıdır. Endokrin sistem vücudunuzun birçok aktivitesini koordine etmekten sorumludur. Tiroid bezi vücudunuzun metabolizmasını düzenleyen hormonlar üretir. Tiroidiniz çok fazla hormon (hipertiroidizm) ürettiğinde veya yeterli olmadığında (hipotiroidizm) birkaç farklı bozukluk ortaya çıkabilir. Tiroidin dört yaygın bozukluğu Hashimoto hastalığı, Graves hastalığı, guatr ve tiroid nodülleridir.

 

Hipertiroidizm

Tiroid bezi aşırı aktif olduğunda çok fazla tiroid hormonu üretir. Hipertiroidizm kadınların yaklaşık yüzde 1'ini etkiler . Erkeklerde daha az görülür. Graves hastalığı, aşırı aktif tiroidli kişilerin yaklaşık yüzde 70'ini etkileyen hipertiroidizmin en yaygın nedenidir. Tiroid üzerindeki nodüller- toksik nodüler guatr veya multinodüler guatr adı verilen bir durum - bezin hormonlarını aşırı üretmesine neden olabilir. Yine tiroid bezindeki iltihabı durumlar da aşırı tiroid hormonuna neden olabilir. İlaçlar, gebelik vb durumlarda da tiroid hormon fazlalığı karşımıza çıkabilir. Aşırı tiroid hormon üretimi aşağıdaki gibi semptomlara yol açar: • huzursuzluk
• sinirlilik
• sert kalp atımı
• sinirlilik
• terleme artışı
• çarpıntı
• kaygı bozukluğu
• uyku problemi
• Deride incelme ve nemli deri
• kırılgan saçlar ve tırnaklar
• kas güçsüzlüğü
• kilo kaybı
• şişkin gözler (Graves hastalığında)

 

Hipertiroidi tanı ve tedavisi

Kan testi ile kanınızdaki tiroid hormonu (tiroksin veya sT4, sT3) ve tiroid uyarıcı hormon (TSH) seviyelerini ölçülür. Yüksek tiroksin, sT3 ve düşük TSH seviyeleri, tiroid bezinizin aşırı aktif olduğunu gösterir. Doktorunuz ayrıca size sintigrafi çekilmesi için ağızdan veya enjeksiyon olarak radyoaktif iyot verebilir ve daha sonra tiroid bezinizin ne kadarının çalıştığını ölçebilir. Tiroidiniz hormonlarını üretmek için iyot alır. Çok fazla radyoaktif tutması , tiroidinizin aşırı aktif olduğunu gösteren bir işarettir. Düşük radyoaktivite seviyesi gösteren hastalıklar genellikle hızlı bir şekilde düzelir ve çoğu insan için tehlikeli değildir. Hipertiroidi tedavisinde ya tiroid bezinin çalışmasını tahrip etmek ya da hormonlarının üretimini engellemek amaç edinilmektedir. • Metimazol, propiltiourasil gibi antitroid ilaçlar tiroid hormonlarının üretilmesini önler.
• Yüksek dozda radyoaktif iyot, tiroid bezine zarar verir. Ağızdan bir hap veya sıvı olarak alınır. Tiroid beziniz iyot aldıkça, radyoaktif iyotu da çeker ve tahrip olur.
• Tiroid bezinizi çıkarmak için de ameliyat diğer bir seçenektir. Tiroid bezinizi tahrip eden radyoaktif iyot tedavisi sonrası veya cerrahi olduysanız hipotiroidizm gelişmişse günlük tiroid hormonu almanız gerekir.

Hipotiroidi

Hipotiroidizm, hipertiroidizmin tam tersidir. Tiroid bezi az aktiftir ve yeterince hormonu üretemez. Hipotiroidizm genellikle  Hashimoto hastalığı , tiroid bezini çıkarmak için ameliyat veya radyasyon tedavisinden kaynaklanan hasardan kaynaklanır. Toplumda genel olarak, 12 yaş ve üstü insanların yaklaşık yüzde 3-5’ini etkilediği görülmüştür. Çoğu hipotiroidizm vakası hafiftir. Çok az tiroid hormon üretimi aşağıdaki gibi semptomlara yol açar: • yorgunluk
• kuru cilt
• soğuğa karşı artan hassasiyet
• hafıza problemleri
• kabızlık
• depresyon
• kilo almak
• zayıflık
• yavaş kalp atış hızı
• koma

Hipotiroidizm tanı ve tedavisi

Doktorunuz TSH ve tiroid hormon seviyenizi ölçmek için kan testleri yapacaktır. Yüksek TSH seviyesi ve düşük tiroksin seviyesi tiroidinizin az aktif olduğu anlamına gelebilir. Bu seviyeler ayrıca hipofiz bezinizin tiroid bezini hormonunu üretmeye teşvik etmek için daha fazla TSH salgıladığını gösterebilir. Hipotiroidizm için ana tedavi tiroid hormonu hapları almaktır. Dozu doğru almak önemlidir, çünkü çok fazla tiroid hormonu almak hipertiroidizm semptomlarına neden olabilir. Bu nedenle sizleri takip eden doktorlarınız ile takip ve tedaviyi aksatmamak önemlidir.

Hashimoto Hastalığı

Hashimoto hastalığı onu bulan doktora saygı için onun adı ile anılmaktadır. Ayrıca kronik lenfositik tiroidit olarak da bilinir. Tüm dünyada hipotiroidizmin en yaygın nedenidir. Her yaşta ortaya çıkabilir, ancak en çok orta yaşlı kadınlarda görülür. Hastalık, vücudun bağışıklık sistemi yanlışlıkla tiroid bezine ve hormon üretme yeteneğine sahip hücrelerine yanlışlıkla saldırdığında ve yok ettiğinde ortaya çıkar. Hafif Hashimoto hastalığı vakaları olan bazı kişilerde belirgin semptomlar olmayabilir. Hastalık yıllarca stabil kalabilir ve semptomlar genellikle sönük seyreder. Ayrıca spesifik değiller, yani diğer birçok durumun semptomlarını taklit ederler. Belirtiler şunları içerir:
• yorgunluk
• depresyon
• kabızlık
• hafif kilo alımı
• kuru cilt
• kuru, incelmiş saçlar
• soluk , kabarık yüz
• aşırı ve düzensiz adet kanaması
• soğuğa karşı toleranssızlık
• büyümüş tiroid bezi

Hashimoto tanı ve tedavisi

Herhangi bir tiroid bozukluğu tipini tararken TSH seviyesinin test edilmesi genellikle ilk adımdır. Yukarıdaki belirtilerden bazılarını yaşıyorsanız, doktorunuz TSH seviyelerinin yanı sıra düşük tiroid hormon seviyelerini (T3 veya T4) kontrol etmek için bir kan testi isteyebilir. Hashimoto hastalığı  otoimmün bir hastalıktır  , bu nedenle kan testi tiroide saldırabilecek anormal antikorlar da gösterecektir. Hashimoto hastalığının bilinen bir tedavisi yoktur. Hormon replasman ilacı sıklıkla tiroid hormon seviyelerini yükseltmek veya TSH seviyelerini düşürmek için kullanılır. Ayrıca hastalığın semptomlarını hafifletmeye yardımcı olabilir. Hastalık genellikle erken bir aşamada tespit edilir ve yavaş ilerlediği için yıllarca stabil kalır.

Graves Hastalığı

Graves hastalığı , 150 yıldan fazla bir süre önce ilk olarak tanımlayan doktora saygı için onun adı ile anılmaktadır. Toplumda sıklığı %1-2 olarak tespit edilmiş olup, hipertiroidizmin en yaygın nedenidir. Graves ', vücudun bağışıklık sistemi yanlışlıkla tiroid bezine saldırdığında ortaya çıkan bir otoimmün bozukluktur. Bu, bezin metabolizmayı düzenlemekten sorumlu hormonu aşırı üretmesine neden olabilir. Hastalık kalıtsaldır ve erkeklerde veya kadınlarda herhangi bir yaşta gelişebilir, ancak 20 ila 30 yaşlarındaki kadınlarda çok daha yaygındır. Diğer risk faktörleri arasında stres, hamilelik ve sigara kullanımı sayılabilir. Kan dolaşımınızda yüksek düzeyde tiroid hormonu olduğunda, vücudunuzun sistemleri hızlanır ve hipertiroidizmde ortak semptomlara neden olur. Bunlar:
• kaygı
• sinirlilik
• yorgunluk
• el titremeleri
• artmış veya düzensiz kalp atışı
• aşırı terleme
• uyku güçlüğü
• ishal veya sık bağırsak hareketleri
• değişmiş adet döngüsü
• guatr
• şişkin gözler ve görme problemleri

Graves hastalığı tanı ve tedavisi

Basit bir fizik muayene , genişlemiş tiroidi, genişlemiş şişkin gözleri ve hızlı nabız ve yüksek tansiyon dahil olmak üzere metabolizmanın arttığını gösterir. Doktorunuz ayrıca, her ikisi de Graves hastalığının belirtileri olan yüksek sT3, sT4 ve düşük TSH düzeylerini kontrol etmek için kan testleri isteyecektir. Tiroidinizin ne kadar çabuk iyot aldığını ölçmek için radyoaktif iyot alım testi de uygulanabilir. Yüksek iyot alımı Graves hastalığında beklenen bulgudur. Bağışıklık sisteminin tiroid bezine saldırmasını ve aşırı hormon üretmesine neden olan bir tedavi yoktur. Bununla birlikte, Graves hastalığının semptomları, genellikle tedavilerin bir kombinasyonu ile çeşitli şekillerde kontrol edilebilir:
• hızlı kalp atış hızı, kaygı ve terlemeyi kontrol etmek için beta blokerler
• tiroidinizin aşırı miktarda hormon üretmesini önlemek için antitiroid ilaçlar
• tiroidinizin tamamını veya bir kısmını yok etmek için radyoaktif iyot
• Tiroid bezinizi çıkarmak için ameliyat, antitiroid ilaçları veya radyoaktif iyotu tolere
edemezseniz kalıcı bir seçenek olabilir. Başarılı hipertiroidi tedavisi genellikle hipotiroidizm ile sonuçlanır. Bu noktadan sonra hormon replasman ilacı almanız gerekecek. Graves hastalığı tedavi edilmezse kalpproblemlerine ve kırılgan kemiklere yol açabilir.

Guatr

Guatr, tiroid bezinin kansersiz bir genişlemesidir. Dünya genelinde guatrın en yaygın nedeni diyette iyot eksikliğidir. Araştırmacılar, guatrın dünya çapında iyot eksikliği olan 800 milyon insanın 200 milyonunu etkilediğini tahmin ediyor. Hipertiroidide de guatr olabilir. herhangi bir yaştaki herkesi etkileyebilir. Bununla birlikte, guatrlar 40 yaşından sonra ve tiroid bozuklukları olma olasılığı daha yüksek olan kadınlarda daha yaygındır. Diğer risk faktörleri arasında aile tıbbi geçmişi, bazı ilaç kullanımı, gebelik ve radyasyona maruz kalma sayılabilir. Guatr şiddetli değilse herhangi bir belirti olmayabilir. Guatr, boyuta bağlı olarak yeterince büyürse, aşağıdaki semptomlardan bir veya daha fazlasına neden olabilir:
• boynunuzda şişme veya gerginlik
• zorluklar nefes veya yutma
• öksürme veya hırıltı
• ses kısıklığı

Guatr tanı ve tedavisi

Doktorunuz rutin bir fizik muayene sırasında boyun bölgenize dokunacak ve yutkunmanızı isteyecektir. Kan testleri, kan dolaşımınızdaki tiroid hormonu, TSH ve antikor seviyelerini ortaya çıkaracaktır. Bu genellikle guatr nedeni olan tiroid bozukluklarını teşhis eder. Görüntüleme yöntemi olarak ultrason tiroid büyümesi veya nodüllerinin kontrol için çok önemli bir araçtır. Kan testleri normal ve guatrınız hafif-orta düzeyde ise sadece ultrasonografi ile takip edilebilirsiniz. Guatr genellikle sadece semptomlara neden olacak kadar şiddetli hale geldiğinde tedavi edilir. Guatr iyot eksikliğinin bir sonucuysa, küçük dozlarda iyot alabilirsiniz. Radyoaktif iyot tiroid bezini küçültebilir. Ameliyat ile bezin tamamı veya bir kısmı çıkarılabilir. Tedaviler genellikle peş peşe uygulanır, çünkü guatr hipertiroidizmin bir belirtisi olarak ortaya çıkabilir. Guatrlar genellikle endişe kaynağı olmasa da tedavi edilmezlerse ciddi komplikasyonlara neden olabilirler. Bu komplikasyonlar nefes alma ve yutma güçlüğüdür.

Tiroid Nodülleri

Tiroid nodülleri, tiroid bezinde oluşan büyümelerdir. İyot yeterli ülkelerde yaşayan erkeklerin yaklaşık yüzde 1'inde ve kadınların yüzde 5'inde hissedilebilecek kadar büyük tiroid nodülleri vardır. İnsanların yaklaşık yüzde 50'sinde hissedilemeyecek kadar küçük nodüller olacaktır. Nedenleri her zaman bilinmemektedir, ancak iyot eksikliği ve Hashimoto hastalığını ortaya konmuş nedenlerdendir. Nodüllerin içi katı veya sıvı dolu olabilir. Çoğu iyi huyludur, ancak vakaların bir kısmında (yüzde 5) kanserli olabilirler. Tiroidle ilgili diğer problemlerde olduğu gibi, nodüller kadınlarda erkeklerden daha yaygındır ve her iki cinsiyette de risk yaşla birlikte artmaktadır. Çoğu tiroid nodülü semptomlara neden olmaz. Bununla birlikte, yeterince büyürlerse, boynunuzda şişmeye neden olabilir ve nefes alma ve yutma güçlüklerine, ağrıya ve guatrlara yol açabilirler. Bazı nodüller tiroid hormonu üretir ve kan dolaşımında anormal derecede yüksek seviyelere neden olur (toksik nodül/nodüller). Bu olduğunda, semptomlar hipertiroidi ile benzerdir ve şunları içerebilir:
• yüksek nabız hızı
• sinirlilik
• Iştah artışı
• titreme
• kilo kaybı
• nemli, ıslak cilt Diğer taraftan, nodüller Hashimoto hastalığı ile ilişkili ise semptomlar hipotiroidizme benzer olacaktır. Bu içerir:
• yorgunluk
• kilo almak
• saç kaybı
• kuru cilt
• soğuk intoleransı

Tiroid nodülleri tanı ve tedavisi

Çoğu nodül normal bir fizik muayene sırasında tespit edilir. Ultrason , BT taraması veya MRI sırasında da tesadüfen tespit edilebilirler. Bir nodül tespit edildiğinde, tiroid fonksiyonlarına bakılmalı ve hipertiroidizm veya hipotiroidizm olup olmadığını kontrol edilmelidir. Gerekli olduğunda ince iğne aspirasyon biyopsisi ile nodülden hücre numunesi alarak kanser olup olmadığını araştırmak gerekir. İyi huylu tiroid nodülleri hayatı tehdit edici değildir ve genellikle tedaviye ihtiyaç duymaz. Tipik olarak, zaman içinde değişmezse nodülü çıkarmak için hiçbir şey yapılmaz. Doktorunuz başka bir biyopsi yapabilir ve büyürse nodülleri küçültmek için radyoaktif iyot önerebilir. Bu amaçla belli aralıklarla ultrasonografi ile takip edilmelidir. Kanserli nodüller oldukça nadirdir. Ulusal Kanser Enstitüsü'ne göre,  tiroid kanseri  nüfusun yüzde 4'ünden daha azını etkilemektedir. Doktorunuzun önerdiği tedavi, tümör tipine bağlı olarak değişecektir. Tiroidin ameliyatla çıkarılması genellikle ilk tercih edilecek en önemli tedavidir. Radyoaktif iyot tedavisi bazen ameliyatla veya ameliyat olmadan kullanılır.

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

BRANŞ DOKTORLARI


VİDEOLAR


Dr. Serap Yalın | Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları

Hashimoto , tiroid bezinin otoimmün; yani kişinin kendi koruma mekanizmasını, tiroid dokusunu bir yabancı olarak tanıması ile ortaya çıkan bir tiroid hastalığıdır. Bu durum tiroid hormon fazlalığı yani hipertiroide yol açabilmekle beraber yıllar içinde tiroid hormon yetmezliğine de neden olabilmektedir. #endokrinoloji #metabolizma #intermed #Hashimato

Dr. Serap Yalın | Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları

İnsülin direnci nedir? İnsülin direnci ile nasıl başa çıkılır? #insülindirenci #intermed #intermednişantaşı #intermedçiftehavuzlar

Dr. Serap Yalın | Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları

Tiroid bezi nerede bulunur? Tiroid bezinin az veya çok çalışması sonucu ne olur? Tiroid bezi hastalıkları nasıl tedavi edilir? #intermed #tiroidbezi #tiroidbezihastalıkları

Dr. Serap Yalın | Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları

Pandemi döneminde kilo artışı yaşayan kişilerin dikkat etmesi gerekenleri Dr. Serap Yalın yanıtlıyor. #endokrinoloji #kiloartışı #metabolizmahastalıkları


Randevu Oluştur

Merkezlerimizden kolayca randevu oluşturabilirsiniz.

YOUTUBE


Kadınlarda görülen en sık kanser; meme kanseri | Prof. Dr. Mehtap Tunacı

Meme kanseri kadınlarda görülen kanser tipleri arasında birinci sırada yer almaktadır. Hayat boyu her 8 kadından birinin kansere yakalanma riski vardır. Meme kanseri, meme dokusundaki hücrelerden gelişen kanserlerdir. Meme dokusunun herhangi bir yerinden kaynaklanabilir. En sık görülen tipi; meme kanallarından kaynaklanan duktal kanser denen kanserlerdir. Süt üreten bezlerden köken alan lobüler kanserler de sık görülür. Ayrıca diğer dokulardan kaynaklanan daha nadir medüller, tübüler, müsinöz gibi tipleri de vardır. Risk Faktörleri Meme kanseri gelişiminde bilinen en önemli risk faktörleri şunlardır; Obez veya aşırı kilolu olmak Yeterli fiziksel aktivite yapmamak Alkol kullanımı İlk doğum yaşı 30’dan sonra olanlar veya hiç doğum yapmamış olanlar İlk adet yaşı: İlk adetini erken yaşlarda görenler, yaşam boyu daha uzun süre östrojen hormonuna maruz kalacaklarından dolayı risk artmaktadır. Menopoz yaşı: Menopoz bilindiği gibi kadının adetten kesildiği, doğurganlığının sona erdiği dönemdir. İleri yaşta (+55 yaş) menopoza girme meme kanseri riskini arttırmaktadır. Burada da etken uzun süre östrojen hormonuna maruz kalmadır. Kadın cinsiyet, ileri yaş BRCA-1, BRCA-2 mutasyonları gibi bir takım genetik değişiklikler Meme kanseri öyküsünün bulunması Göğüse radyoterapi almış olmak Bazı iyi huylu meme hastalıkları (fibroadenom, papillomatosis, gibi) Ailede meme kanseri öyküsü olması: Annesinde, anne tarafından akrabalarında, teyzesinde ve ve/veya kız kardeşinde meme kanseri olan kadınlarda meme kanseri gelişmesi riski normal toplumdan daha fazladır.

HABERLER

Tümünü Gör

SOSYAL MEDYA